Değerli Basın Mensupları;

Sağlık alanında görev alan bizler, bir gecede alınan kararların kurbanı oluyoruz. Bize sorulmadan, bizim görüşümüz alınmadan bizimle ilgili gelişen durumların uygulayıcısı yapılıyoruz.

Geçtiğimiz dönemde 70 kuruşla başlayan muayene ücretleri bugün 15 TL’dir, eczacı bu parayı SGK adına tahsil etmeye zorlanmaktadır.

Yeni İlaç Fiyat Kararnamesiyle SGK bir ilacın eşdeğerleri arasında en ucuz olanının %10 fazlasına kadarını ödemekte, geri kalanı fiyat farkı adı altında hastalarımızdan tahsil edilmektedir. Hasta ile karşı karşıya kalansa biz eczacılar olmaktayız.

Ekonomi Koordinasyon Kurulu ve ilaç sanayicilerinin kendi aralarında imzaladıkları bir protokolle, ilaç sanayicilerinin SGK’ya yaptığı indirim eczane üzerinden geçmekte ve geçerken bir taşıma zararı bırakmaktadır.

Ve bugün, 5 Kasım tarihli Sağlık Uygulama Tebliği değişikliği ile ilaçların kamu kurum ıskontoları ortalama yüzde 7.5 oranında artırılmış durumdadır. Bu noktada ilaç firmaları son yapılan kamu kurum ıskontosu artışını tanımayacaklarını açıklamıştır. 351 kalem ilaçta yeni kamu kurum ıskontoları ilaç şirketleri tarafından ödenmemekte, aradaki fark eczacıya yüklenmeye çalışılmaktadır.

Aynı şekilde 10 Kasım tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi’ndeki hükümden kaynaklanan “eczacının rafında bulunan ilaçlardaki fiyat düşüşlerinden kaynaklı fiyat farkının beş işgünü içinde ödenmesi” zorunluluğu olmasına rağmen, ilaç şirketleri eczacının raf zararını hala karşılamamıştır. Aradan günler geçmiş, kamu ile ilaç sanayi arasında sıkışan yine eczacı olmuştur.

Bu da yetmezmiş gibi eczacıların ticari ıskontoları ilaç şirketleri tarafından birer birer sıfırlanmaktadır. Ellerindeki stok ile zaten uzun süredir özverili bir biçimde ilaç hizmeti vermeye çalışan eczacılar, “Artık yeter!” deme noktasını da geçmiş durumdadır.

Eczacı gelecekten umutsuz ve son derece kaygılıdır.

Eczacının sorumlu olmadığı böyle bir yükü eczacının sırtına yükleyenler, yakın zamanda ilaç sıkıntısının baş göstereceğini bilmelidir. Zira eczacının yüksek fiyattan aldığı ilacı düşük fiyattan kamuya verebilme lüksü yoktur.

İlaç sanayicileri yaptıkları çeşitli açıklamalarda “kan ağlarken”, bireysel emeği ile ayakta durmaya çalışan eczacı bugün “kan kaybından ölmektedir”.

Eczacıların ticari ıskontolarını sıfırlayan, kamu kurum ıskontosu farklarını ödemeyen ve stok zararını karşılamayan firmaların ilaçlarını satabilmesi bundan böyle mümkün olmayacaktır. Bunun yanı sıra ilgili şirketlerin, eczacının haklarını vermemeleri durumunda eczanelerimize mümessil göndermemesi yerinde olacaktır. İlacı eczane üzerinden geçerken eczacıyı zarara uğratan, devlete yapması gerekli ıskontoyu yapmayıp bunu eczacının sırtına bırakan firmalar, eğer bunu ticareten bir çıkış olarak görüyorlarsa bir kez daha ve önemle hatırlatıyoruz ki bu sizin açınızdan ticareten bir çıkış olmaktan öte, olsa olsa sonun başlangıcıdır.

İçinde bulunulan sürecin getirdiği karmaşa ortamını kurnazca kullananlar,
Ürettikleri ve/veya pazarladıkları ürünün önemini kavramaktan uzak olanlar,
Varlıklarını borçlu oldukları sağlık alanını kirletenler,
Eczacının ve eczacı örgütlerinin gücünü bir kere daha görecek ve bunu bir kez daha test ettiklerine bin kere pişman olacaklardır.

Biz eczacılar, ilaç fiyatlarındaki indirimlere ve kamunun tasarruf yapmasına hiçbir zaman karşı durmadık, bugün de karşı değiliz. Hastanın hekime gitme sıklığı son on yılda 2’den 8’e çıkmışsa ve sağlık harcamalarını karşılamak kamunun görevleri arasında olmaya devam ediyorsa, esas yapılması gereken tasarrufun bedelini hasta ve sağlık çalışanlarına ödetmek yerine bu bütçeyi gözden geçirmektir. Üstelik ilaçta tasarruf SGK’nın “bana ayrılan bütçeyi aştım” dediği noktada gündeme gelmekte, ama bu süreç şeffaf biçimde işletilmemektedir.

Biz eczacılar olarak hasta sağlığını daima önceledik. Ancak, bu tablo karşısında sağlık hizmet sunumuna yeterince özen göstermeyen, kar mantığıyla gemisini yürütmeyi amaçlayan firmalardan ilaç almaya devam etmemiz mümkün değildir. Stoklarımızdaki ilaçlar da tükenmek üzeredir. Daha sonra oluşabilecek ilaçta krizin sorumluluğunu kim üstlenecek merak ediyoruz. Tüm vatandaşlarımıza, bu durumun sorumlusunun eczacı olmadığını da altını çizerek belirtmek istiyoruz.

Kamu kurum ıskontoları konusunda ilaç sanayi ve SGK’nın bir an önce bir mutabakata varmasını, geçen her günün eczacıları ve hastalarımızı sağlıksızlığa sürüklediğinin bilinciyle davranılmasını bekliyoruz. Bizler, ilaç şirketlerinin eczacılara yönelik bu aymaz tutumları karşısında her türlü hukuki ve güncel mücadeleyi sürdüreceğimizi, konunun vatandaşlara ilaç hizmeti vermekten sorumlu olan kamu otoritesi tarafından bir an önce çözülmesini beklediğimizi ilan ediyoruz.

İlaç firmalarını; bu zor zamanda Eczacıya, eczaneye ve meslek örgütümüze karşı tavır almak yerine, aklıselimi önceleyerek eczacıların aldıkları kararlara uymaya davet ediyoruz.

Bu tavrın dışındaki her türlü yaklaşım için eczacının karşı konulmaz tepkisinin yükseltilmesinde Eczacı Odaları öncü olacaktır. Bizler, her zaman olduğu gibi, her şeyde, her yerde, hep beraber yürüyeceğiz ve eczacının alın terinin heba edilmesine izin vermeyeceğiz.

Mesleğimizin ve demokratik haklarımızın bize verdiği her türlü olanağı kullanarak, üyelerimizden aldığımız güçle, 15-16 Ocaklarda, 21 Aralıklarda, 4 Aralıklarda nasıl mücadele ettiysek bundan sonra da mücadeleye devam edeceğiz.

Samsun Eczacı Odası

Yönetim Kurulu Adına

Ecz.Onur Ferhat KARACAN

Başkan